23 Mart 2009 Pazartesi

kaynak!!!

bi onceki haberimin kaynagini vermeyi unutmusum. harosh hatirlatti bana da bide uzerine gozumu korkuttu hurruyet seni sikayet eder, dava acar dedi. eeee bende korktum =)))))). Haroshum dedigini yapiyorum cnmmm.

kaynak:http://www.hurriyet.com.tr/magazin/anasayfa/11264124.asp?gid=229

Dünyanın en ünlü kanser hastası Jade Goody öldü


İngiliz BBG’sine katılarak üne kavuşan ve kansere yakalandığından beri medyanın ilgisini daha da fazla çeken Jade Goody (27), dün sabaha karşı Essex- Upshire’daki evinde uyurken hayata gözlerini yumdu. Annesi Jackiey, "Güzel kızım artık huzura kavuştu" dedi.




Kanser kurbanlarına cesaret kaynağı olan Jade Goody, 4 ve 5 yaşlarındaki iki oğlunu görmek için İngiltere’de Anneler Günü’nün kutlandığı düne kadar yaşamayı hedefledi ama Bobby ve Freddy’yi göremeden sabah saat 3.55’te hayata gözlerini yumdu. Goody, geçen sene ağustosta Hindistan için yapılan çekimlerde kanser olduğunu öğrenmiş, saçları dökülmüş halde çekimlere devam etmiş, bunun "etik" olup olmadığı tartışılmıştı. Ölümüne üç ay kaldığını öğrenmesine rağmen çektiği acıları büyük bir cesaretle anlatan genç kadın, iki çocuğunun geleceğini, eğitimini garanti altına alabilmek için basına öyküsünü ve evlilik resimlerinin telif haklarını sattı. Kemoterapiden dökülmüş saçlarıyla kamera karşısına geçmekten çekinmedi.Jade Goody’nin yakınları, "Anneler gününde çocuklarını görmek için hayatta kalmaya çalışıyordu ama son 48 saatte hiç enerjisi kalmamıştı. Tek kelime edemez hale gelmişti. Anne olmak onun için en önemli şeydi ama son 48 saatte nerede olduğunun bile farkında değildi" diye bilgi verirken ölene kadar annesinin ve kocasının başından ayrılmadığını belirttiler.


KAMERALAR KAPALIYDI.....


Jade Goody, öleceğini öğrendikten sonra yaptığı açıklamada, "Tüm yetişkinliğimi, hayatımı anlatarak yaşadım... Kameraların önünde yaşadım ve belki de kameraların önünde öleceğim" demişti.Son zamanlarda yaptığı açıklamalardan birinde de, "İnsanları hem gıcık eden hem de eğlendiren geveze bir kuş olarak hatırlanmak isterim" diyordu. Cehaletine ve gaflarına rağmen İngiltere’deki BBG evinden çıkarak en çok ün kazanan yarışmacı oldu. "Rio de Janeiro kimdi?", "Asparagas nedir? Ekilen bir şey mi?", "Zekiyim ama doğru düzgün konuşup yazamadığım için kendimi küçük düşürüyorum" gibi gafları uzun süre dillerden düşmedi.Geçen yıl Goody’nin serveti iki milyon sterlin olarak açıklandı. Ölümünden önce yaptığı anlaşmalarla bu servetine bir milyon sterlin daha kattı.

SECIM YAKLASIRKEN!!!!

Gecen gun cok nadirde olsa sariyer tarafina giitim ailemle.Evimden biraz uzakta kaliyor ve yakalasik yarim saat suruyor. Gecerken sahil boyunca farkettimm ki her yerde secim bayraklari. Bu secimden, sokakalarin guselligini kaybeden bayraklardan, insanlarin secilebilmek icin birbirlerini ezercesine konusmalarindan, dersimin ortasinda okulumun onunden gecen son ses muzikli parti arabalardan inanin bana cok ama cok sikildim. Eminim ki cogu insanda benimle ayni dusuncededir. O sokaklar da bayraklari gordukce partilere oy veresim gelmiyor, beni kendilerinden daha cok sogutuyorlar. Kesinlikle devletin cebinden cikan bosa harcanan bir para ve buna kimse DUR demiyor. Dunyanin hicbir yerinde secimler bu sekilde olmuyor. Zaten turklerin yaptigi hicbiseye anlam veremedigi gibi buna da anlam veremiyorum. Neyse sadece bu memnuniyetsizligimi sizinle paylasmak istedim......

10 Mart 2009 Salı

Bunu Yapan Insan Olamazzz!!!!!


Gectimiz hafta yasanan ve hala yankilari devam eden bir cinayet haberinden bahsediyorum.Bir genc kizin sevgilisi tarafindan govdesinden ikiye ayrildigini ilk ogrendiginde kulaklarima inanamadim. Nasil bir oldurme seklidir, nasil bir vicdandir bunu yapan dedim icimden. Etrafimdaki insanlara guvenme konusunda bir kez daha gecirdim kafamdan, bir insan evladi nasil olurda 1 yilini gecirdigi ve bu kadar cok sevdigini iddia edilen bir kisinin nasil olurda boylesine bir cinayet isleyebilir. Bir genc kizin hayatina son verir, ailesini perisan eder. Bu insanlik nereye gidiyor boyle? Bir insan bu kadar cok hayal kurdugu, evlenmek istedigi bi insanin canini nasil alir? Cocugunda ailesininde ise karistigi soyleniyor bu ne kadar doru acaba bir anne-baba evladina bu konuda nasil yardim eder? Bu yapilan insanliga sigmaz. Insallah en kisa zamanda bunu yapan insan bulunur ve herkes gerektigi sekilde cezasini ceker....

3 Mart 2009 Salı

Aşık Olmadan Bir Düşün Diyor Can Dündar

Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
Sokağa fırlayacaksın...
Sokaklar da dar gelecek...
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin...

Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan... "
Önemli olan sağlık."
"Yasamak güzel."
"Bos ver, her şey unutulur."
Sen hiçbirini duymayacaksın...
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmekisteyecek kadar çok seveceksin...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"Ölüme çare bulundu" ya da "Yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını kaldırıp Nededin?" diye sormayacaksın...
Yalnız kalmak isteyeceksin...
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
İkisi de yetmeyecek...
Geçmişi düşüneceksin...
Neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
Gittiğin yerlere gitmek...
Bu sana hiç iyi gelmeyecek...
Ama bile bile yapacaksın...
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın...
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için direneceksin...
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin....
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
Hiçbir şey oyalamayacak seni...
İlaçlara sığınacaksın...
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren...
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahı iple çekeceksin...
Bazen de "Hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin
Nafile...
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin...
Telefonun çalmasını bekleyeceksin...
Aramayacağını bile bile...
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
Yüreğin burkulacak...
Canin yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin...
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
Ama bir umut...
Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu...
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
Gel gitler içinde yaşayacaksın...
Buna yasamak denirse...
Razı mısın bütün bunlara...?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
O halde aşık olabilirsin ......



yani bi siirde bu kadar kendimi buldugumu hatirlamiyorum. resmen okurken gozlerim doldu ve cok kotu oldum. suan ki ruh halimin siiri bu dedim. okuyunca ne demek istedigimi sizde nalicaksiniz. Can Dundar`in yazdigi siisrlerin hepsini cok beyeniyorum, hakkaten cok gusel yaziyor ama bu baska bisey =)

shopaholic


Gecen gun bu filme gittim ve hakkaten cok guldum. Bir alisveris delisinin neler yapabilecegini gostermisler =). Ne yalanlarla alisveris yaptigini, ne bahanelerle bankaya borcunun odemesidigi ve faiz bindigini gordum =). Filmin ilk baslarinda alisverisin herseyden daha ustun gordugunu, ve surekli erkek arkadasla alisverisi karsilastiriyordu. Erkek arkadasin hicbir degieri olmadigini dusundugu anda karsisina bir erkek cikiyor ve asik oluyor.ben filmi cok beyendim size de tavsiye ediyorum.

20 Şubat 2009 Cuma

dostlukkk =)

Çok yakın iki arkadaş olan Liv ve Emma, çocukluklarından beri evlenip gelin olacakları o günün hayalini kurmaktadırlar. Düğün hayalleri içerisinde ikisinin de vazgeçemediği tek ayrıntı, New York’un en ünlü düğün mekanı The Plaza Hotel’de evlenmektir.26 yaşına geldiklerinde ikisi de evlenme teklifi alır. Hayallerini gerçekleştirmek ve muratlarına ermek üzereyken evlilik danışmanlığı ofisinde yapılan bir hata sonucu aynı gün evleneceklerini öğrenirler! Hangisinin The Plaza Hotel’de evleneceği savaşı kimin kazanacağına bağlıdır. Bundan sonra, iyi olan gelin kazanacaktır!
Benimde yorum yapmama gerekirse kesinlikle izlenilmesi gereken bi film. İki arkadasin birbirlerini bu kadar kiskanip, ayni zamanda birilerini bu kadar cok sevdigini goruyoruz. İnsanin icinden keske benimde boyle bi dostlugum olsa diye geciriveriyor. Duygusalligin ve komikliklerin bir arada yasatan bi film. Gerci bu filmi isledigimde kendi arkadaslarim aklima geldi. Benimde ugurlarinda gozum kapali herseyimi verebilecegim 4 tane arkadasim var. Onlar benim icin cok onemli ve hayatima kim girerse girsin kesinlikle onlarin yerini tutamayacagini ve onlarin sadece arkadasim olmadigini simdi daha iyi anladim. İnsallah bende yanilmama ve bu dostlugum omur boyu surer. hande - ceren - derya - dicle