20 Şubat 2009 Cuma

dostlukkk =)

Çok yakın iki arkadaş olan Liv ve Emma, çocukluklarından beri evlenip gelin olacakları o günün hayalini kurmaktadırlar. Düğün hayalleri içerisinde ikisinin de vazgeçemediği tek ayrıntı, New York’un en ünlü düğün mekanı The Plaza Hotel’de evlenmektir.26 yaşına geldiklerinde ikisi de evlenme teklifi alır. Hayallerini gerçekleştirmek ve muratlarına ermek üzereyken evlilik danışmanlığı ofisinde yapılan bir hata sonucu aynı gün evleneceklerini öğrenirler! Hangisinin The Plaza Hotel’de evleneceği savaşı kimin kazanacağına bağlıdır. Bundan sonra, iyi olan gelin kazanacaktır!
Benimde yorum yapmama gerekirse kesinlikle izlenilmesi gereken bi film. İki arkadasin birbirlerini bu kadar kiskanip, ayni zamanda birilerini bu kadar cok sevdigini goruyoruz. İnsanin icinden keske benimde boyle bi dostlugum olsa diye geciriveriyor. Duygusalligin ve komikliklerin bir arada yasatan bi film. Gerci bu filmi isledigimde kendi arkadaslarim aklima geldi. Benimde ugurlarinda gozum kapali herseyimi verebilecegim 4 tane arkadasim var. Onlar benim icin cok onemli ve hayatima kim girerse girsin kesinlikle onlarin yerini tutamayacagini ve onlarin sadece arkadasim olmadigini simdi daha iyi anladim. İnsallah bende yanilmama ve bu dostlugum omur boyu surer. hande - ceren - derya - dicle

9 Şubat 2009 Pazartesi

GORUNUSE ALDANMAYIN!!!!!


Iki sene once Cerenle uludag`a gittimizde 2. bolgede ki en gusel otelin “kar tanesi” oldugunu dusunuyorduk. Hatta o sene “karinna” otele gitmistik ve surekli otelin guzelligine bak keske bu otele gitseydik diyorduk. Bu senede 3 arkadas oraya gittik. Zar, zor yer bulduk, cok sevindik yer buldugumuza da. Ilk gun otele gittik, daha ilk gunden belli oldu otelin cok kotu. Gittigimizde daha odalarimiz hazir degildi, insanlar bavullariyla oturuyordu, garsonlarda birsey ostiyorsun yarin saat sonra istedigin geliyordu. En komik olanida oda dan resepsiypnu ariyorsun kimse cevap vermiyor, bi kresinde resepsiyondaki adama kizdim bana ne istemistin hadi soyle dedi. Inanin sadece gulmekle kaldim. Cerenle ve Dicleyle sadece gulduk. =). Yemekleri cok kotuydu ve en acayipi de otelde etkinlik adina hicbirsey yoktu. Diskosu vardi sadece 10 yasindaki cocuklari icinde bulabiliyorsun, somine odasi var somine bile yanmiyor, restoraninda ise yemek yoktu. Daha bi suru seyle karsilastik ve bunlar bizim otelden nefret etmemize yetmisti. Uludagin en gusel otelinde bunlari yasamak bizi cok sasirtti. 1. bolgeye gecerken taksiye sorduk, sikayetlerimizi soylerken taksiciden ogrendik ki otelin sahibinin kizi ve esi isletmesini almis ve anasmasini baska acentayla yapmis onun icinde otel bu duruma gelmis. Umarim otel duzelir. Ama ben otel duzelene kadar gitmeyi dusunmuyorum. Hee bide bunlar yetmezmis gibi mikrop salgini varmis. O da cereni buldu son gun surekli yatti =(

8 Şubat 2009 Pazar

OZLENIYORMUS ESKILER;







Birkac hafta once ailem ve arkadaslariyla beraber Gunay Restorana gittik. Yas ortalamasini benim dusurmeme ragmen cok eglendik.baya uzun bi program yapmislardi. Sanatci olarak Sibel Bilgic cikti. Birgun once hastaneden cikmasina ragmen performansi cok iyiydi. Benim asil bahsetmek istegim konu arka masamizda Nil Burak oturuyordu. Ben ilk once tanimadim. Su aralar issiz adam filminden dolayi sarkilari herkesin dilinde ama hic aklima resmine bakmak gelmemisti. Annem gosterdi bak kim oturuyor karsimizda diye. Herneyse Sibel Bilgic sarkilarini soylerken, bianda her Nil Buragi tezaruat etmeye basladi. Su anda dillerden dusmeyen sarkisi “bana yalan soylediler, sende basini alip gitme” sarkilarini soyledi. Inanmazsiniz ama o sarkiyi soylerken resmen mest oldum, kelimenin tam anlamiyla tuylerim diken diken oldu. Bir sarki bu kadar gusel okunabilir, bu kadar insani sarkiyi kendisine yorulamlasini saglayabilirdi. Ve o kadar muthmetvazi bir insan ki gormeniz lazim. Sonra cok istememize karsin Ayla Dikmen`nin “anlamazdin” sarkisini soyledi. Biz genc insanlarin boyle insanlari dinleyince zevk almicagini, bayicagini dusunurdum bu ortama girmeden once ama inanin ki bir Serdar Ortac veya Demet Akalin dinlemis kadar zevk aldimve eglendim. Hatta bazen bu zevki yenisarkicilarda olmadigini gordum. Eve gittigimde annemle babamla konustugumda onlarinda bu degerli sanatcilari ne kadar oslediklerini, yenilerinin ayni tadi vermediklerini, bunlari dinlediktn sonra aradaki ucurumun daha da attigini farkettiklerini gordum. Onalr icin eski tadi veren gunumuzde sayili insan var. Onlarin yasinda bu insanlarin zamaninda yasamis kisilere sordugumda hep ayni cevabi aliyorum. Bende onlarin yasina geldigimde acaba ayni syeleri dusunucekmiyim diye kendime soruyorum. Eskiler ozleniyormus simdi onu anladim. Bunu sizinlede paylasmak istedim. Yukarda resmi olan sanatcilar sadece aklima gelen ve suanda populer olan 3 kisi. Eminim ki daha cok vardir.